İletişim Gemisinin Dümeninde Artık “SOSYAL ZEKA” Var

İnsan doğası gereği sosyal bir varlıktır. Bu vasfı nedeniyle diğer insanlarla iletişim kurma, düşünce ve hislerini paylaşma; onlar tarafından kabul görme, beğenilme ve takdir edilme ihtiyacı duyar.
indir

Küreselleşmenin hüküm sürdüğü günümüzde her şey baş döndürücü bir hızla değişirken; bireylerin duygu, düşünce ve davranışlarının sabit kalması beklenemez.

 

Teknoloji ve iletişim kanallarının ulaştığı nokta, maruz kalınan yoğun bilgi ve değişim rüzgarı, farklılaşan yaşam tarzları, çevresel faktörler, ekonomik aktörler, şehir yaşamı, zorlu iş hayatı, rekabet koşulları derken, geleneksel pek çok davranış kalıbı geçerliliğini bir bir yitiriyor. Toplum, sahip olduğu teknolojik olanaklar geliştikçe her geçen gün daha sosyal bir organizma haline geliyor. İnsanlar tıpkı arı kovanındaki peteğin gözenekleri gibi birbirine sosyal ağlarla bağlı.

 

Şimdi, yalnızca işini iyi yapan değil; güçlü ilişkiler kurabilen, yeniliklere anında adapte olabilen, problemleri süratle görebilen, onları herkesten önce çözebilen ve kişilerin değişken ruh halleriyle başa çıkabilen bireyler başarılı olarak algılanıyor. Yani günümüzde insanlar koşar adım bir hayat yaşıyor ve elbette hızlı olan kazanıyor…

 

Bilgi ve iletişim çağı olarak adlandırılan bugün, ailemizden dostlarımıza, çalışma arkadaşlarımızdan iş ortaklarımıza kadar çevremizde bulunan ve etkileşim içinde olduğumuz herkesle doğru iletişim kurabilmek; hayatın her alanında başarı ve huzuru yakalayabilmek için kritik öneme sahip. Ancak, bu kadar koşturmacanın içinde insanların stres seviyeleri ister istemez yükseliyor ve anlık duygu patlamaları, öfke belirtileri gibi durumlar karşısında matematik ve duygusal zeka kaçınılmaz olarak yetersiz kalıyor. Bu durumda bireyler karşı karşıya kaldıkları değişim fırtınasında sendelemeden ilerleyebilmek için farklı bir yetkinliğe ihtiyaç duyuyor.

 

Yaşamın hızlı değişimi ile ortaya çıkan bu yetkinlik ise “sosyal zeka” olarak isimlendiriliyor. Matematik ve duygusal zekalarının yanı sıra sosyal zekalarını da kullanan bireyler doğru hamleler yaparak isteklerine ulaşmayı başarıyor.

 

Nedir Bu Sosyal Zeka? Geliştirilebilir mi? Sosyal Zekası Yüksek Birini Nasıl Tanırız?

Zeka basitçe, öğrenme, öğrenileni kullanabilme ve çevreye uyum sağlayabilme yeteneği olarak tanımlanır.

SosyalZEka6Sosyal zeka ise;

  • Kendi duygu ve düşüncelerinin farkında olabilme ve onları doğru şekilde ifade edebilme,
  • Bireylerin duygu, düşünce ve isteklerini anlayabilme,
  • Çevrede olan biteni görebilme,
  • Sosyal ortamlarda güçlü ilişkiler kurabilme,
  • Kültürel ve ideolojik farklılıklardan haberdar olup, bu farklılıkları doğru yönetebilme
  • Kişi ve toplulukları etkileyebilme, ikna edebilme

yeteneklerini kapsayan bir kavram…

 

Sosyal zeka kısaca, kişinin çevresinde olan biteni kavrama, her durumda etkin iletişim kurma ve “söylen(e)meyeni okuyabilme” kapasitesi olarak tanımlanabilir.

 

Abraham Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi kuramında vurguladığı üzere, sağlıklı bir birey temel fizyolojik ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra benlik ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçları doğrultusunda özel ve mesleki yaşamında hedeflediği noktaya gelmek için bir çaba içine girer.

 

Sosyal zekası gelişmiş bireyler: aile, iş ya da sosyal çevrelerindeki kişilerin duygu ve düşüncelerini iyi analiz ederek, bu kişilerle empati kurarak bir sonraki adımlarını tahmin ederek, onları yönlendirme ve olayları yönetme konusunda doğru davranışlar sergileyip istedikleri başarı ve mutluluğu yakalarken;

 

Sosyal zekasını geliştirmeyen, doğru kullanamayan, yoğun bilgi ve değişim akımıyla başa çıkamayan, etrafındaki olaylarla ilgilenmeyen kişiler ise hedefledikleri kariyere, aile yaşantısına ya da sosyal statü ve çevreye ulaşmakta sorunlar yaşıyorlar. Çünkü, iletişim içinde oldukları insanların davranışlarını analiz etmek ve olayları yönetmek konusunda yetersiz kalıyor ve mutsuz oluyorlar.

 

Eminim, hepimiz zaman zaman şu cümleyi kuruyor ya da duyuyoruz :Picture6

“Ne yapsam, ne kadar çabalasam da kimseye yaranamıyorum!” 

Çok çabalamak değil, kişi ve olaylara empati ve samimiyetle yaklaşarak yerinde davranışlar sergilemek ve istenilenin farkında olarak tarafların ortak bir paydada buluşmasını sağlamak sosyal zekayı kullanmanın en belirgin özelliği. Her şeyin fazlası zarar. İnsanlara yaranmak için çalışkan arı ya da sevgi kelebeği olmak değil, tam olarak ne beklediklerini anlamak gerek. Anlamak, bekleneni sizi yormayacak, üzmeyecek ve olumsuz yönde etkilemeyecek şekilde her iki tarafın da yararını gözeterek sağlamak.

 

Sosyal Zeka Geliştirilebilir mi?

Bilindik zeka kavramından farklı olarak sosyal zeka geliştirilebilir bir zeka türü. Doğumdan başlayarak içinde bulunduğumuz çevre, ebeveynlerimiz, olanaklarımız, yaşam tarzımız ve bize öğretilenler kişiliğimizin şekillenmesinde önemli birer etmen. Bazı bireyler çok girişken, hırslı ve tuttuğunu koparan yapısıyla, bazıları sinirli ve dobra çıkışlarıyla, bazıları ise utangaç, çekingen ve sessiz halleriyle dikkat çekiyor. Asabi, pasif ya da asosyal olarak adlandırılan bu öfkeli ya da sessiz insanlar, sosyal zekalarını geliştirerek istedikleri başarı ve huzuru yakalayabilmekte.

Yaşamımız boyunca karşılaştığımız her insan farklı bir karaktere sahip. Onları anlamak, onlarla doğru iletişim kurabilmek için sosyal zeka gelişimine vakit ayırmamız gerek…

Peki ne yapacağız?

Kendimize şu soruları soralım:

EPSON scanner image

  • İletişim içinde bulunduğum kişilerin değer yargılarını, hassasiyetlerini ve önemsedikleri konuları anlamaya dikkat ediyor ve tüm bunlara saygı duyuyor muyum?
  • Çevremde bulunan kişilere ihtiyaç duydukları konularda tavsiyelerde bulunuyor muyum? Onları umursuyor; gelişimleri için düşüncelerimi ve tespitlerimi kendileriyle paylaşıp, onları destekliyor muyum?
  • Bir sorunla karşı karşıyayken, bu sorunun çözülmesi için istekli olduğumu hissettirip onları işbirliğine teşvik ediyor muyum?
  • İletişimde bulunduğum istisnasız herkesin bana karşı samimi, yalansız, önyargısız ve dürüst olmasını bekliyorum. Peki ben onlara karşı böyle davranabiliyor muyum?
  • Bir sohbet sırasında insanları dinlerken, bitse de artık ben konuşsam diye mi düşünüyorum yoksa dikkatimi vererek, sabır ve içtenlikle onları dinleyebiliyor muyum?
  • Duymak ve dinlemek arasındaki ince çizgiyi ayırt edebiliyor muyum?
  • İçine kapanık biri miyim? İnsanlar benimle iletişim kurmak için çaba harcıyor, peki ben yeterince çaba harcıyor muyum?
  • Sosyal ağları anlayabiliyor ve onları doğru kullanabiliyor muyum?
  • Diğer insanların ihtiyaçlarına, sevinçlerine, hüzünlerine duyarlı mıyım? Onları geçmişlerini ya da kökenlerini sorgulamaksızın oldukları gibi kabul edebiliyor ve kendimi onların yerine koyarak hissettiklerini anlamaya çalışıyor muyum?
  • Bir dünya vatandaşı mıyım? Ülkemde ve yaşadığım dünyada olup bitenle ilgileniyor muyum?

Bu sorulardan “hayır” cevabını verdiğiniz her biri için kafa yormanız ve değişim için çaba harcamanız sosyal zekanızı geliştirmenizde size büyük faydalar sağlayacaktır.

Ünlü filozof Herakleitos’un da söylediği gibi: “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir” 

Yaşam akıp giderken seyirci kalmamak için “iletişim” küresel dünyanın en değerli kavramlarından biri halini almıştır. Sağlıklı bir iletişim için fikir ayrılıklarını saygı ile karşılamak, yeniliklere açık olmak ve en önemlisi konuştuğumuz kadar karşımızdakini de dinlemek gerekir.

 

Sosyal Zekası Yüksek Birini Nasıl Tanırız? 

İnsanlarla iletişimini etkin olarak sürdürebilen kişilerin zihinlerini en iyi kullanabilen kişiler olduğu savunulur.

 

Sosyal Zekası Yüksek Birey:

Sosyal Zeka1

  • Sözel ve bedensel dilini etkin bir şekilde kullanır.
  • Duygu, düşünce ve davranışlarının farkındadır ve sonuçlarının sorumluluklarını almaya hazırdır.
  • Farklı kişi, topluluk ve ortamlara kolaylıkla adapte olur.
  • Akranı olsun veya olmasın her yaştan ve kesimden insanla vakit geçirmekten zevk alır ve onlardan öğrenir.
  • Küçük yaşlardan itibaren sosyal çevresindeki, yaşadığı toplumdaki her türlü sorunla (duygusal, ekonomik, politik) ilgilenir.
  • Diğer insanların duygu ve düşüncelerine karşı duyarlıdır.
  • Farklı kültürleri ve yaşam tarzlarını tanıma konusunda meraklı ve isteklidir.
  • İçinde bulunduğu çevreyi konuşma tarzı ile etkiler.
  • Espri yeteneği gelişmiştir.
  • Maruz kaldığı davranışlar karşısında yüksek çıkışlar yapmaz.
  • Kişileri olmalarını istediği kalıplara sokmaya çalışmaz, onları oldukları gibi kabul eder.
  • Özgüveni yüksek ve kendinden emindir. Ayakları yere sağlam basar.
  • Bireysel çalışırken başarılıdır ancak, takım çalışmalarında da etkinlikle ve zevkle yer alır.
  • İnsanları ve olayları organize etme yeteneğine sahiptir.
  • Kişilere ve durumlara empati ile yaklaşır.
  • İkna etme yeteneği gelişmiştir.

 

Başarılı, sevilen, saygı duyulan ve fikirlerine değer verilen birer birey olmak; sadece insanları sevmek, çok çalışmak ya da engin bir tecrübe ve bilgi birikimine sahip olmakla başarılamaz.

 

Değerli yönetim bilimci Peter Drucker’ın da vurguladığı gibi: “İletişimde aslolan söylenmeyeni duymaktır” İnsanların söyle(ye)mediklerini ve olaylar karşısında verecekleri tepkiyi öngörerek onlara empati ve samimiyetle yaklaşmak;  söylenmeyeni duymamızı ve bize güvenilmesini sağlayan önemli bir püf noktadır.

 

Kişisel yeteneklerimizi ve yetkinliklerimizi kullanırken, tecrübelerimizi karşımızdaki insanlara/gruplara aktarırken, onları ikna ederken, yönetirken ve bize destek olmalarını sağlarken sosyal zekamızdan etkin bir şekilde yararlanmamız yaşamın her alanında bizlere kolaylık ve başarı sağlar.

 

Özellikle, duygusal ve sosyal zeka üzerine yaptığı araştırmalarla tanınan dünyaca ünlü Amerikalı psikolog Daniel Goleman, “insan ilişkilerinin yeni bilimi” olarak tanımladığı bu zeka türü ile ilgili “Social Intelligence” ismi ile yayımladığı kitabında şu temel keşfini okuyucularıyla paylaşır:

 

SosyalZeka2

“Bizler sosyalleşebilen varlıklarız. Çevremizdeki kişilerle sürekli beyinden beyine bağlantı kuruyoruz. Bizim başkalarına, başkalarının da bize karşı tepkileri, kalbimizden bağışıklık sistemimize kadar her şeyi etkileyen hormonların hızla salgılanmasına yol açıyor ve iyi ilişkiler vitamin, kötü ilişkilerse zehir etkisi yapıyor1

 

Vitamin etkisi yapan ve yaşam boyu bize fayda sağlayan ilişkiler kurabilmek, içinde bulunduğumuz bu değişim denizindeki sert rüzgarlarla baş edebilmek ve güvenle istediğimiz limanlara varabilmek için “iletişim” ihtiyacımız olan en sağlam gemi, “sosyal zekamız” ise bizi limana sağ salim ulaştıracak en iyi kaptandır.

Bu kavramın bilimsel boyutlarına göz gezdirmek isterseniz Goleman’ın yukarıda bahsettiğimiz Sosyal Zeka isimli kitabı sizi bu konuda keyifli bir yolculuğa çıkaracaktır.

 

Faydalı olması dileğiyle,

 

Füsun ÖZÜLKE

 

 Daniel Goleman, Sosyal Zeka (Social Intelligence) Kitabı

 

(*) Bu yazı eş zamanlı olarak Remedy HR Blog‘da da yayınlanmaktadır.

remedy

İnsan kaynakları süreçlerine dair çözümleri, alanında yetkin İK profesyonellerinin yazıları ve daha fazlası için Remedy HR’ı ziyaret edebilirsiniz.

Füsun Özülke

Comments are closed.

error: Content is protected !!