İş Yaşamında Bir Adım Öne Geçmenin Anahtarı : KİŞİSEL İMAJ
İmaj unsuru kişinin kendisini ifade etmesini sağlayan altın bir anahtardır.
Peki nedir imaj? İmajımızla kendimizi nasıl doğru şekilde ifade edebilir, kendimize, çevremize ve çalıştığımız kuruma nasıl yararlı ya da zararlı(!) olabiliriz?
“İmaj”ı kısaca “algılanma” olarak tanımlayabiliriz. Karşımızdaki kişi ya da topluluğun bizi nasıl algıladığı onların gözünde çizdiğimiz imajı temsil eder.
İş yaşamımızda tam donanımlı harika birer profesyonel olabiliriz; çok iyi bir eğitime, mükemmel bir özgeçmişe, çok özel yeteneklere, çalıştığımız konuda eşsiz bir altyapıya sahip olabiliriz. Hatta uzmanlık alanımızda elimize kimse su dökemeyebilir. Ancak, tüm bu özelliklerimizi doğru davranış ve görünüş ile birleştirerek karşı tarafa sunamazsak kendimizi de doğru anlatamayız. Bu durum ise hem kariyer çıtamızı yükseltmemizde hem de çalıştığımız kuruma fayda sağlamamız ve farkedilmemizde ciddi sorunlara yol açabilir.
Peki, tüm bu özelliklerimizi nelerle harmanlayarak maksimum fayda sağlayabilir, daha iyi sonuçlar elde edebiliriz? Kısa sürede insanlar üzerinde olumlu etki bırakabilmek ve bunu kalıcı kılmak için neler yapmalıyız?
Yeni tanışan iki kişinin birbirleri gözündeki imajı onların birbirleri hakkında edindikleri ilk izlenimlerdir ve ilk izlenimler 30 saniye ila 4 dakika arasında biçimlenir.
Araştırmalara göre ilk izlenimde;
– Görüntü ve Beden Dili % 55,
– Konuşma Tarzı ve Ses Tonu % 38,
– Kişinin Ne Söylediği % 7
oranında etkili olmaktadır.
İlk izlenimler karşımızdaki kişiye sahip olduğumuz eğitim ve kültür düzeyi, sosyal statümüz, gelir seviyemiz ve görgü aralığımız hakkında ipuçları verir. Olumlu bir ilk izlenim yaratmak elbette çok önemlidir ancak, bunu kalıcı, etkili ve tutarlı bir imaja dönüştürebilmek asıl hedef olmalıdır.
İnsanların gözünde iyi bir imaj çizmek; kaliteli, sorumluluk sahibi ve başarılı biri olarak anılmamızı sağlar. Böylece sevilen, güven duyulan ve profesyonel yaşamda da özel yaşamda da kilit isim olmayı başaran birer birey olabiliriz. Zaman içinde özellikle profesyonel hayatta başarılı imajımızın getirilerini kariyerimiz ile ilgili yatırımlara dönüştürerek vazgeçilmez olabiliriz.
Dilerseniz, bu vazgeçilmezliği sağlayacak temel etmenlere bir göz atalım:
- Görünüş
- Duruş
- Beden Dili
- Sözel İletişim
- Diğer Özellikler
Görünüş:
Profesyonel görünüşümüzü düzenlerken; kişisel temizliğimize ve bakımımıza özen göstermemiz, özellikle gardırop seçimlerimizde dikkatli olmamız gerekir.
- Çalıştığımız kuruma, pozisyonumuza ve hedeflerimize uygun,
- Doğal dokulu, terletmeyen ve hava alan, esneme yapmayan ve buruşmayan, kaliteli görünüme sahip kumaşlardan yapılmış,
- Vücudumuza uygun ebatlarda hazırlanmış ve kusurlarımızı kapatan,
- Zarif ve abartısız aksesuarlarla zenginleştirilmiş
giysileri tercih etmeliyiz.
Duruş:
- Dik durmaya ve ellerimizi çok sallamadan yürümeye özen göstermeliyiz.
- Gömlek ve bluz seçiminde derin dekolte, şeffaf kumaş tercih etmemeli (bayanlar), beden ölçülerimize uygun seçimlerde bulunmalı ve düğme aralarının oturulduğunda dahi açılarak potluk yapmayacak şekilde düzgün görünmesine özen göstermeliyiz.
- Etek boyu ile pantolon paça boyu profesyonel duruşumuza dair ipuçları verir, unutmamalıyız.
- Duble paça pantolonların uzun boylu kişiler tarafından tercih edilecek bir seçenek olduğunu, pantolon cepleri ve pilelerinin darlıktan açılmış görüntüsü vermemesi gerektiğini hatırlamalıyız.
- Çanta renk ve ebatlarının fiziksel özelliklerimize ve giysi seçimimize uygun bir görüntü sergilemesi duruşumuzu destekler.
- Evlilik yüzüğü haricinde bir elde bir yüzükten fazlasını tercih etmemeliyiz, yüzük parmağı dışındaki parmaklarda yüzük kullanımı da tarzımıza dair ipuçları verir.
- Bayan profesyoneller ince ve siyah, lacivert, füme, kemik ya da ten rengi çorapları tercih etmelidir. File kenarları süslü, canlı renkli ve çizgili çoraplar serbest günlerde uygundur.
- Baylar takım elbiselerine ya da kıyafetlerine ve ayakkabılarına uygun doku ve renkte çoraplar tercih etmeli. Beyaz çorap kullanılmamalı.
Beden Dili:
Davranışlarımız ve hareketlerimiz bilinçaltı düşüncelerimizin ve hissettiklerimizin birer işaretidir. Tüm bu hareket ve davranışlarımıza beden dili adı verilir.
Beden dili çok güçlü bir iletişim aracıdır. Birçok kişiye farkında olmadan kendimizle ilgili önemli ipuçları verebiliriz. Bu nedenle, beden dilimizi olumlu mesajlar vermeye yönlendirmeliyiz.
Hareket ve davranışlarımızda doğal olmalıyız. Göz teması, yüz ifadesi, duruş, el hareketleri, dokunma ve mimikler kişi ile ilgili büyük ipuçları taşır, unutmamalıyız.
Sözel İletişim:
- Kısa ve öz cümleler kurmalı,
- Konuşmamızı monotonluktan uzak tutarak, konuşma hızımızı iyi ayarlamalı,
- Sesimizin duyulabilir tonajda olmasına dikkat etmeli,
- Ses tonumuzu konuşmakta olduğumuz konunun önemine göre değiştirmeli,
- Vurgulamayı doğru tonajda ve abartmadan yapmalı,
- Doğru dil kullanımına önem vermeli, iş toplantılarında argo kesinlikle kullanmamalı,
- Kullandığımız kelimelerin olumsuz olmamasına dikkat etmeli ve
- Söyleyiş yanlışları (“yalnız” yerine “yanlız”; “şarj” yerine “şarz” gibi) yapmamalıyız.
Diğer Özellikler:
Kişisel imajımızı tüm bu saydığımız etmenler oluşturur. Her şeye aynı anda dikkat edemeyeceğimizden; kendimizi kötü hissettiğimiz durumlarda dahi daima güleryüzlü ve samimi olarak, çizdiğimiz profesyonel imajı koruyabiliriz.
Her gün full aksesuar işe gidemeyebiliriz. Uyanamayıp işe yetişmek için alelacele evden çıkabiliriz ya da bir şeye üzülebilir veya kendimizi hasta hissedebiliriz. Bu gibi durumlarda bile işyerindeki dolabımızda bulunduracağımız bir fular, yedek bir ceket ya da gömlek, birkaç vitamin, bir fondöten, bir dikiş seti ve en önemlisi yüzümüzdeki bir tebessüm profesyonel imajımızdan ödün vermememizi sağlayacaktır.
Sergilenmesi Gereken Davranışlar:
– Hata yapınca “benim hatam” der.
– Konuşmadan önce dinler ve her koşulda gülümser.
– Kaybetmekten korkmaz.
– İzah eder, bilmediği konuda konuşmadan önce araştırır. Birşeyi unuttuysa mazeret üretmez, “unuttum, hemen ilgileniyorum” der.
– Hedefe daha kısa sürede ulaşabilmek için daha sıkı çalışır. Böylece hem hedefine ulaşır hem de kendine ayıracak zaman yaratır.
– Şık takım elbisesinin içine giydiği kontrast renkli pamuklu kumaştan şık gömleği, tertemiz ayakkabıları, özenli saçları ve abartısız makyajı (bayanlar) ile toplantıya katılıp istenilen görevi yerine getirir.
Sergilenmemesi Gereken Davranışlar:
– Hata yapınca sürekli mazeret üretir.
– Mütemadiyen yakınacak bir şeyler bulur ve daima konuşmak ister.
– Kazanmaktan içten içe korkar. Çünkü kazanmak sorumluluk getirir.
– Sözcüklerini ağzında geveler, bilmediğini uydurur.
– Kendi kafasına göre takıldığı ıvır, zıvır işlerle uğraşmaktan asıl yapılması gerekenlere vakit bulamayacak kadar çok çalışır!
– Dikkat çekici desenlerdeki ojeleri (bayanlar), darlıktan patlamak üzere olan yapay kumaştan gömleği, saçındaki kepekleri, kirli ayakkabıları ve asık suratı ile toplantıya çağırılmayı bekler durur.
Profesyonellik;
Bir davranış biçimidir, bir yaşam biçimidir.
Sabah işe giderken giyip akşam işten çıkarken çıkarabileceğimiz bir elbise ya da rol değildir.
Çaba sarf ederek, tecrübe ile öğrenilir, doğuştan kazanılmaz.
Profesyonelliğimizi etkin bir şekilde taşımak ve sunmak için çok iyi bir pazarlama aracına ihtiyacımız vardır.
Kariyer yolumuzda kullanabileceğimiz en iyi pazarlama aracı ise, “Kişisel İmajımız”dır.
Füsun ÖZÜLKE
(*) Bu yazı eş zamanlı olarak Remedy HR Blog‘da da yayınlanmaktadır.
İnsan kaynakları süreçlerine dair çözümleri, alanında yetkin İK profesyonellerinin yazıları ve daha fazlası için Remedy HR’ı ziyaret edebilirsiniz.